26.10.2011

Ölüme Yakın Tecrübeler Paranormal Değil mi?


Paranormal diye bir şeyin varlığına inanmıyorsanız ölüme yakın tecrübeler de (ÖYT; near-death experiences) paranormal olamaz. Trends in Cognitive Sciences dergisinin Ekim 2011 sayısındaki bir makale ise bunu ampirik verilerden hareketle savunmaya çalışıyor. Çok başarılı olduğunu söyleyemeyeceğiz.

ÖYT’de sık görülen semptomlardan bazıları ölüm hissi, vücut dışı tecrübe (out-of-body experience), bir tünel boyunca ilerleme ve bir ışığa yaklaşma hissi, eskiden ölmüş kişilerle karşılaşma hissi, ve coşku ve mutluluk gibi güçlü pozitif duygular (van Lommel ve ark., 2001). Mobbs ve Watt (2011) makalelerinde bu semptomların her birinin beyinsel bir açıklamasının verilebileceğini ve bunların hiçbirinin ÖYT’ye özgü olmadığını iddia ediyorlar.
 
Yazarların aktardığına göre ÖYT’lerin çoğu kişinin ölüm tehlikesi yaşamadığı durumlarda ortaya çıkıyor. Dolayısıyla bu tür bir tecrübe yaşayabilmek için ölüme yaklaşmak gerekmiyor. Ayrıca çok garip görünse de ölüm hissi, yani “ben öldüm” düşüncesi, başka nörolojik vakalarda da ortaya çıkabiliyor. Mesela Cotard sendromu. Bu sendromun paranormal bir tarafının olmadığını, parietal ve prefrontal korteks hasarıyla ilişkili olduğunu biliyoruz.

Vücut dışı tecrübe de (VDT) ÖYT’den bağımsız olarak kendi başına ortaya çıkabiliyor. Daha da önemlisi, laboratuvar şartlarında temporal-parietal lobun elektriksel olarak uyarılması durumunda VDT ortaya çıkabiliyor (Blanke & Arzy, 2004). Yani insanlar “kendimi aşağıda yatakta yatarken gördüm” gibi şeyler söylüyorlar. Bunun dış dünyadan ve vücuttan gelen uyarıların beyinde düzgün bir şekilde birleştirilememesinden kaynaklandığı düşünülüyor.

Işık tüneline gelecek olursak, bu tür tecrübeler de yapay olarak üretilebiliyor. Mesela yüksek ivmeyle uçan pilotlarda kısa süreyle tünel görüşü ortaya çıkabiliyor. Yazarlar ÖYT sırasında ortaya çıkan tünel ve sonundaki ışık hissinin retinaya yeterli kan gitmemesinden kaynaklanabileceğini söylüyorlar.

Ölülerle ve göksel varlıklarla karşılaşma hissini açıklamak daha zor olsa da bu da sadece ÖYT sırasında ortaya çıkan bir semptom değil. Mesela Alzheimer ve Parkinson hastalıklarında da hastalar bazan hortlaklar, başsız cesetler ve çoktan ölmüş tanıdıklar gördüklerini söylüyorlar. Anormal dopamin aktivitesinin halüsinasyonlara yol açtığı bilindiği için yazarlar bu semptomları dopamine bağlıyorlar.

Ölülerle karşılaşma bile bir şekilde açıklandıktan sonra güçlü pozitif duyguların özel bir zorluğu kalmıyor. Birçok uyuşturucu maddenin de bu tür duygulara sebep olduğunu biliyoruz. Ketamin bunlardan biri. Ketamin halüsinasyon, VDT ve ruhani tecrübe oluşumuna yol açabiliyor.

Bütün bunlar ÖYT’lerin paranormal bir tarafı olmadığını gösteriyor mu? Başta da söylediğimiz gibi, paranormal diye bir şeyin olmadığına, her türlü tecrübenin beyinden, beynin doğal yollarla uyarılmasından kaynaklandığına inanıyorsanız ÖYT’lerin açıklanmasına özel bir önem atfetmezsiniz. Fakat yazarların amacı ÖYT’lerin paranormal bir yönü olabileceğini düşünenleri ikna etmekse bunda başarılı olmadıklarını söyleyebiliriz. Birincisi, ÖYT semptomlarının yapay yollarla veya özel tıbbi durumlarda da ortaya çıkabildiğini göstermek ÖYT’nin ilginçliğini azaltmaz. Vahiy gelmesi diye bir şey varsa bu da beynin özel bir bölgesinin özel bir faaliyetinden kaynaklanıyordur. Bu beyin faaliyetini tanımlamak vahiy diye bir şeyin olmadığını göstermez. Beyni yapay olarak uyararak ışık hissi yaratmanın dış dünyada ışıklı cisimler olmadığını göstermeyeceği gibi. İkincisi, ÖYT semptomlarının tek tek başka durumlarda da ortaya çıkabildiğini göstermek bu semptomların ÖYT sırasında neden topluca ve anlamlı bir hikaye oluşturacak biçimde ortaya çıktığını da açıklamıyor. Beynimizin ilgisiz olayları birleştirip anlamlı ama uydurma hikayeler üretme becerisi olduğunu biliyoruz. Buradan hareketle ÖYT için özel bir açıklama geliştirilmediği sürece ÖYT gizemini (veya en azından ilginçliğini) korumaya devam edecek.
 
Literatürde yazarların görüşüne alternatif görüşler olduğunu gösteren iki referans vererek bu yazıyı bitirelim. Gene bu yıl yayınlanan bir literatür taramasında Agrillo (2011) ÖYT’nin tamamen beyinden kaynaklanıp kaynaklanmadığı konusunda kesin karar verebilecek durumda olmadığımızı söylüyor. Dell’Olio (2010) ise daha ileri giderek ÖYT’lerin ölümden sonra hayat inancına rasyonel bir gerekçe oluşturduğunu iddia ediyor. Hiç bilimsel değil belki, ama cevap verebilmek için Mobbs ve Watt’ın argümanlarının ötesine geçmemiz gerekiyor.

Kaynaklar

Agrillo, C. (2011). Near-death experience: Out-of-body and out-of-brain? Review of General Psychology, 15, 1-10.

Blanke, O., & Arzy, S. (2005). The out-of-body experience: Disturbed self-processing at the temporo-parietal junction. The Neuroscientist, 11, 16-24.

Dell’Olio, A. J. (2010). Do near-death experiences provide a rational basis for belief in life after death? Sophia, 49, 113-128.

Mobbs, D., & Watt, C. 2011). There is nothing paranormal about near-death experiences: How neuroscience can explain seeing bright lights, meeting the dead, or being convinced you are one of them. Trends in Cognitive Sciences, 15, 447-449.

van Lommel, P., ve ark. (2001). Near-Death experiences in survivors of cardiac arrest: A prospective study in the Netherlands. Lancet, 358, 2039-2045.


0 yorum:

Yorum Gönder