18.05.2010

Alman Lisesi ve İzmir Evrim Kursu İzlenimleri




Bu yazıyı kendim (Hasan Bahçekapılı) adına yazıyorum zira izlenimler sadece benim izlenimlerim.

İki hafta önce evrimle ilgili iki sunum yaptım. İlki 4 Mayıs’ta İstanbul Alman Lisesi’nde resmi adı “Moleküler Biyoloji, Genetik, Bilim Felsefesi” olan seminerler dizisi dahilindeydi. Resmi adı buydu diyorum zira seminerler dizisinin asıl konusu evrim teorisiydi. Etkinliğin adında “evrim teorisi” gibi sakıncalı bir konu geçtiğinde Milli Eğitim Bakanlığı’ndan izin almak mümkün olmadığı için lise böyle bir adı uygun bulmuş. Gene öğrendiğime göre Celal Şengör de Milli Eğitim’in sakıncalı konuşmacılar listesindeymiş.

Milli Eğitim’in evrim ve bilim karşısındaki tavrına ve bunun sonucunda birçok ilköğretim kurumu ve lisedeki bilimsel anlayış düzeyine kızıp üzülebiliriz. Fakat ben bu duruma rağmen en azından bazı liselerin dışarıdan akademisyenleri davet ederek öğrencilerine çeşitli bilim dallarındaki son gelişmeleri öğrenme fırsatı sağlamasını yeterince sevindirici buldum. Daha da sevindirici olanı böyle bir etkinliği düzenleme fikrinin ve girişiminin öğrencilerden gelmesiydi. Daha önce Bilim ve Ütopya’nın etkinliklerinde yaptığım “Bilim Felsefesi Açısından Akıllı Tasarım Düşüncesi” başlıklı konuşmayı Alman Lisesi’nde de yapmam için benle ilk temasa geçen ve daha sonra konuşmaların organizasyonunu yapan Can Sönmezer adlı öğrenciydi. Bunu üniversitede bölümdeki arkadaşlarıma anlattığımda onlar da şaşkınlık ve takdirlerini ifade ettiler. Konuşmadan birkaç gün önce lisenin felsefe öğretmeni Serap Parmaksızoğlu tarafından da resmen davet edildim.

Konuşma benim açımdan gayet tatmin edici geçti. Öğrenciler lise düzeyi için biraz ağır sayılabilecek bir saatten uzun bir konuşmayı pür dikkat dinlediler ve arkasından da gayet akıllıca sorular sordular. Bilimsel ve felsefi konulara böyle bir ilgi ve öğrenme isteğini ben üniversite öğrencilerinde bile seyrek görüyorum. Dolayısıyla karşımda uyuklayan öğrenci görmeyi artık kanıksamaya başlamış biri olarak beni Türkiye’nin bilimsel geleceği konusunda yeniden umutlandıran bir tecrübeydi Alman Lisesi etkinliği. Öncelikle beni davet eden Can Sönmezer’e, ayrıca konuşmadan önce ve sonra konukseverlik gösteren Türk Müdür Başyardımcısı Güneş Yetiş’e ve Serap Parmaksızoğlu’ya tekrar teşekkürlerimi sunuyorum.

Haftanın ikinci etkinliği Bilim ve Ütopya’nın üçüncüsünü İzmir’de düzenlediği Evrim Kursu’ydu. Kurs bağlamında 8 Mayıs günü “Evrimsel Psikolojiye Giriş: Temel Kavramlar, Bulgular, Tartışmalar” başlıklı konuşmayı yaptım. Aslında öncelikle kursun kendisinden birkaç gün önce kurs etrafında dönen tartışmadan kısaca bahsetmek gerekiyor. Vakit Gazetesi’nin İnternet organı habervaktim.com sayfası 3 Mayıs’ta “İzmir ‘Evrim’ kıskacında!” başlığıyla Evrim Kursu’yla ilgili ilginç bir haber yazısı yayınladı:


“Üniversite eğitimi kimlere emanet” ibaresi altında kendi adımı görmeyi doğrusu oldukça eğlenceli buldum. Fakat bazı arkadaşlarım ve öğrencilerim bunun hedef gösterme olarak görülebileceğini düşünüp endişelendiler. Bilim ve Ütopya da gülüp geçilemeyecek bir haber olduğunu düşünmüş ki 5 Mayıs’ta cevap niteliğinde bir açıklama yaptı:


Ben olay herhalde daha uzamaz diye düşünüyordum ama habervaktim.com hemen arkasından bir yazı daha yayınladı. Hem de “Evrimciler hedef gösterdi!” başlığıyla:


Bilim ve Ütopya’nın açıklamasını “pişkinlik”, “alçaklık”, “skandal” nitelendirmeleriyle yorumlayan bu haber bir Freud’cunun aklına hemen “projection” denen savunma mekanizmasını getirirdi herhalde. “Bu adamlar ciddi mi yoksa okuyucularını aptal mı zannediyorlar” sorusu biraz kafamı meşgul ettiyse de daha sonra sosyal veya klinik psikolog olmadığımı, dolayısıyla olaya tatmin edici bir açıklama getirmemin gerekmediğini hatırlayarak rahatladım ve kendi işlerime döndüm.

Kursun kendisine beklendiği kadar katılım olmadı. Bilim ve Ütopya yetkililerinden öğrendiğime göre bunun ana sebebi o gün İzmir’de evrimle ilgili bir etkinlik daha olmasıymış. Fakat gene de karşımda ilgili ve sorgulayıcı bir dinleyici topluluğu buldum. Psikolojik konulara yeni gelişmekte olan bir yaklaşım olarak tanıttığım evrimsel psikoloji bazılarınca çok ilginç bulunurken bazılarınca fazlasıyla spekülatif bulundu. Sonradan düşününce fark ettim ki aslında ikisi de çok yanlış değerlendirmeler değil. Bilimsel gelişimin bazı aşamalarında spekülasyona da ihtiyaç olduğunu aklımızda bulundurursak spekülasyonla sağlam bilgiyi nasıl ayırt edeceğimizi bildiğimiz sürece evrimsel psikoloji takip edilmeye değer bir akım. Kurs sırasında ve sonrasında konukseverlik gösteren Bilim ve Ütopya ekibine ve gönüllülerine tekrar teşekkür ediyorum.

Bilim dergilerini ve bilim bloglarını takip edenlerin farkında olduğu gibi evrim teorisi bilim dünyasının en aktif ve en hızlı gelişen alanlarından biri. Üniversite dışında yapılan akademik konuşmalar birincil kaynakları takip edebilecek bilgi birikimine sahip olmayanların bu gelişmeleri öğrenmesi için iyi bir fırsat olduğu gibi aslında konuşmayı yapanın kendisi için de bir öğrenme fırsatı. Zira bir konuyu uzman olmayan kişilere anlatmak uzmanlara anlatmaktan çok daha fazla maharet istiyor. En azından kendi adıma konuşma (ve blog yazısı) hazırlarken çok şey öğrendiğimi ve konuyu daha iyi anladığımı söyleyebilirim. Umarım beni dinleyenlerin çoğunluğu da salondan benzer bir öğrenmişlik hissiyle ayrılıyorlardır.



1 yorum:

Levent dedi ki...

Somutlaştırmanın üst seviyede olduğu bir makale, elinize sağlık.

Yorum Gönder